Atomic Heart İnceleme
Atomic Heart, öngörülemez doğasıyla gurur duyuyor ve oyuncuyu her an beklenmedik yeni bir hamle ile vuruyor gibi görünüyor. Bu incelemede, Mundfish'in çok iddialı yeni oyunu Atomic Heart’ta bizi neler bekliyor birlikte göz atacağız.
- Etkileyici grafikler
- Alternatif 1950'ler Sovyetler Birliği'nin ilginç ortamı
- Esprili karakterler ve mizah
- Oyun yeterince orijinal hissettirmiyor
- Yeterince tarihsel yansıma yok
Atomic Heart Hakkında Bilmeniz Gereken Her Şey
Oyunun Konusu
Atomic Heart’ın hikayesi, Sovyetler Birliği'nin 2. Dünya Savaşı'nı kazandığı alternatif bir gerçeklik olan 1955 dünyasında geçiyor. SSCB, harika bir malzeme olan polimeri ürettikten sonra insanlarla bir arada var olan akıllı robotlarla komünist bir cennet ve teknolojik bir süper güç haline geliyor. Fakat hatalı bir saldırıdan sonra insan ve robot dengesinde her şey kötüye gitmeye başlıyor. Makineler, suçluyu bulmakla görevli bir istihbarat ajanı olan kahramanı öldürmeye kararlı cani canavarlara dönüşüyorlar.
Bu ütopik, ya da bakış açınıza göre distopya, evren harikalarla ve mükemmellikle doluydu. İnsanlar, robot arkadaşlarıyla uyum içinde yaşadılardı. En azından, eskiden böyleydi. En son robotik kontrol sisteminin piyasaya sürülmesine sadece birkaç gün kala trajik bir kaza gizli deneyler ve teknoloji, mutant yaratıkların, korkunç makinelerin ve süper güçlü robotların yaratılmasına yol açtı. Onları durduracak ve idealize edilmiş dünyanın altında yatanları ortaya çıkaracak güce yalnızca siz sahipsiniz.
Oynanış
Atomic Heart heyecan verici olabilir, ancak oynanışla ilgili beklentilerimizi karşılayacağına emin olmak zor. Oyun, ilhamını açıkça BioShock'tan alan Rus yapımı bir oyun. Bu yüzden kişisel olarak bazı tarihsel yansımalar için yüksek beklentilerim vardı. Sovyetler Birliği, görsel hayal gücünden başka bir şey için bir kaynak gibi görünmüyor.
Oyunu iki kısma ayırmak mümkün: oldukça doğrusal bir giriş bölümünde birkaç saat görevleri tamamlamak ve ardından açık dünyada birkaç saat sağı solu keşfetmek. Giriş bölümü direkt BioShock oynamak gibiydi. Atomic Heart’ın bu bölümde yaratıcılıktan sınıfta kaldığını söyleyebiliriz. Açık dünyaya ulaştığınızda daha fazla güce ve araca sahip oluyorsunuz. Yemyeşil bir dünya, size sorunlarınızdan kaçma şansı sunuyor. Bu noktada, ana görevinizi bile unutabilirsiniz. Haritada ilginç görünen bir konumu işaretleyip, ana görevlerden sonra onu keşfetmeye gidebilirsiniz. Oyunun açık dünya kısmı gerçekten eğlenceli ve keşfetmeye değiyor. Haritanın farklı bölümlerinde çeşitli platform bulmaca tarzı etkinlikler, yan görevler ya da sadece dakikalarca bakmalık manzaralar bulmak mümkün.
Atomic Heart komik mi?
Oyun gerçekten çok komikti ki çoğumuzun oyundan böyle bir beklentisi yoktu. İster roketatar taşıyan büyükanne, ister her etkileşimi malzeme 'yerleştirme' konusunda uzun bir şakaya dönüştüren sapık bir silah yükseltme robotu olsun, Atomic Heart’ın absürt bir mizahı var. Binbaşı Nechaev ve yapay zeka arkadaşı Charles, oyun boyunca size keyifli ve oldukça komik anlar yaşatıyor.
Grafikler
Atomic Heart tek kelimeyle harika görünüyor. 1950'lerin ABD'siyle ilişkilendirilen aynı iyimserliği ve ‘dünyanın hakimi biziz’ tavrını alın, ve onu yükselen Stalinist gökdelenlerin yanı sıra iğrenç derecede yardımcı robotlarla dolu bir dünyaya koyun. Eğer zihninizde bunu yapmakta zorlanıyorsanız hiç merak etmeyin, Atomic Heart size bu dünyayı bütün detaylarıyla gösteriyor. Oyun gerçekten görsel olarak etkileyici.
Atomic Heart oynanır mı?
Atomic Heart'ın anlatımı bana yeterince orijinal hissettirmedi. Mizahı iyi olmasına rağmen oynanışı kesintisiz ve sürükleyici bir oyundan beklediklerimizi karşılamaya yetmeyecek gibiydi. Öyle görünüyor ki, Atomic Heart hakkında bütün bir deneyime sahip olmak ve karar vermek için lansmana kadar beklememiz gerekecek. Ama eğer BioShock’u tekrar tekrar oynamaktan sıkıldıysanız ve BioShock’a yeterince benzeyen yeni bir deneyim arıyorsanız, Atomic Heart sizin için bir nimet diyebiliriz.