Blue Fire İnceleme
Kanatsız Uçuran Bir Oyun Mekaniği
Blue Fire’ın en çok dikkat çeken noktası, 12 saatlik macera boyunca her eyleminizi etkileyen platformu olması. Birkaç zıplama ve atlamayla başladığınız oyun, size tatmin olacağınız düzeyde hareket hakimiyeti tanıyarak sınırlı mekaniğini harika bir şekilde kullanıyor. Her zıplama veya atlamanın uzunluğu, tuşa basma sürenize bağlı ve bu da havada gerçekleştirdiğiniz eylemler üzerinde daha fazla kontrol sahibi olduğunuz anlamına gelir. Tabii bu özellik sadece Blue Fire’a özgü değil, ancak hareket üzerinde yapılan ince ayarların oyunda atlayıp zıplamayı daha da zevkli kıldığı da bir gerçek.
- Gelişmiş hareket kontrolü
- Keyifli yan görevler
- Artan beceri yelpazesi
- Harita eksikliği
- Kaydetme sistemi
- Problemli dövüş mekanizması
- Zor ilerleme kaydetme
Gittikçe Genişleyen Hareket Yelpazesi
Blue Fire bu temel hareketler ilerleme kaydettikçe karşılaşacağınız çift zıplama ya da duvarda koşma gibi gittikçe artan bir hareket yelpazesiyle birleştirerek bu yeni mekaniği incelikle sunar. Bir sonraki harekete geçmeden bir önceki harekete alışmak için yeterince zamanınız oluyor, bu konuda endişeniz olmasın. Tüm bunlar birleşince de havada adeta bale yapıyormuşsunuz gibi bir his veriyor. Bu becerilere sanki meydan okurmuşçasına tasarlanan alanlarda atlayışlarınızı ister istemez dikkatle zamanlamaya ve her hareketinizi iyice tartmaya başlıyorsunuz.
Bu becerilerin bazıları Blue Fire zindanlarında gizli. Tıpkı Legend of Zelda’da olduğu gibi, her bir zindan içerdiği bir sonraki yükseltme etrafında şekilleniyor. Bu zindanlarda oyunun ana ilerleyişi dışında da hazineler bulunuyor. Bunların peşinden koşmak, bir şeyleri daha da uzatıyormuş gibi değil de Blue Fire’ın uçsuz bucaksız dünyasında geziniyormuş hissi veriyor size. Buna ek olarak, zindanlar arası geçişte çoğunlukla geldiğiniz yere gere dönmek zorunda kalmanız, harita eksikliği sebebiyle daha da zorlaşabiliyor.
Zayıf Dövüş Mekanizması
Ne yazık ki Blue Fire’ın dövüş mekanizması, platformu kadar hassas bir ayara sahip değil. Ölümünüz çok hızlı olabiliyor. O yüzden düşmanınızın hareketlerini iyice gözlemleyip ona göre bir hamlede bulunuyorsunuz. Ancak bu mana miktarınızı oldukça düşürüyor ve üstelik dövüş sırasında yenilenmiyor da. Gariptir, düşmanın bir saldırısını engellediğinizde de bulunduğunuz konumdan o kadar uzağa uçuyorsunuz ki, bu sefer de düşme hasarıyla ölüyorsunuz. Saldırıyı tam zamanında savuşturmanızın da bir anlamı olmuyor. Çünkü yavaş çekim o kadar uzuyor ki düşmanın sendeleyip zayıf düştüğü o kısacık anda kaçırıyorsunuz ve karşılık vermek mümkün olmuyor. Bu iki unsur oyuncuyu düşmanla yüzleşmekten soğutup kalkanla yola devam etmeye itebiliyor.
Zorlaştırılmış Kayıt Noktaları
Aşamaları tamamlamak mutlu etse de aşama uzunlukları ve kayıt noktalarının azlığı, mücadeleden kendisinden daha çok gerginlik yaratabiliyor. Bazı aşamalar hem birbirine bağlanan ilerlemeler hem de platformların yavaş hareket etmesiyle gereğinden fazla uzun sürebiliyor. Tek bir hata yüzünden tüm seviyeyi en baştan oynamak zorunda kalmak heves kırabiliyor. Özellikle de birçok seviyede oyunu çözebilmeniz için hem zamanlama hem de yaklaşım bakımından denemelerde bulunmanız gerekirken...
Çeşitli taş heykellerde ilerlemenizi kaydedebiliyor ve bu yerlerde yükseltmeler, becerilerinizi değiştirebilecek ruhlar ve daha da fazlasını edinebiliyorsunuz. Heykeller onlarla karşılaştığınız an hemen açılmıyor. Her birisi için geçiş satın almanız gerekiyor ve meblağ da siz ilerledikçe artıyor. Ölmeniz durumunda tüm paranızı kalıcı olarak kaybettiğinizi göz önünde bulunduracak olursak, bir yerden sonra sırf ilerlemeyi kaydedebilmek için para biriktirmeye çalışırken bir kısır döngünün içinde bulabilirsiniz kendinizi. Eğer paralar karşılaştığımız düşmanlardan düşse veya kırılabilir eşyaların da içinde bulunsa bu sorun biraz daha hafifleyebilirdi.
Sonuç
Blue Fire, içinde vakit geçirmekten ve ortalıkta hoplayıp zıplamaktan kesinlikle zevk alabileceğiniz bir oyun ancak tasarımdaki belli başlı noktalar bunu baltalıyor. Tek bir yanlış adımınızla her şey giderken hareket özgürlüğünüzü kullanıp sınırlarınızı test etmek gerçekten zor. Oyun içerisindeki döngü ise çoğunlukla oyunda kullanılan paraya bağlı ve ilerlemenizi engelliyor. Bu da oyunun sizin zamanınıza saygı duymadığı hissini verebiliyor. Tüm bu maceranın harcadığınız emeğe değer bir hal alması için Blue Fire’ın kalbinizde gerçekten yer etmesi gerekiyor.