MapleStory Hikayesi
Oyun Hikayesi
Uzun zaman önce, çok uzak bir evrende, karanlıktan başka bir şey yoktu. Gözetmen adındaki tanrısal varlıklar güçlerini kullanarak iki dünya ve bunlara göz kulak olacak altı varlığı yarattı. Gezegenler ince bir boyutsal bariyer tarafından ayrıldı ve Maple World ile Grandis olarak adlandırıldılar. Her birine, hayatın, ışığın ve zamanın güçlerini temsil eden, Aşkınlar olarak bilinen üç koruyucu temin edildi. Bu harika dünyalar canlılar tarafından dolmaya başladığında, Maple World yerlileri arasında gezegenlerinin Rhinne, yani Zamanın Aşkınının bir rüyasından başka bir şey olmadığı hakkında bir efsane yayıldı.
Maple World’ün Işık Aşkını, insanların arasında yaşayan bir ölümlü gibi, kimse tarafından farkedilmeden yaşadı. Beyaz büyücü olarak biliniyordu ve Aurora adındaki bir araştırma grubuyla çalışan alçakgönüllü bir bilim insanıydı. Aurora, ışığın gizemini çözmek için kurulmuştu ve Beyaz Büyücü onların yıldız araştırmacısıydı. Ama Beyaz Büyücü’nün araştırmaları çok ileriye gitti. Gecenin bir yarısına kadar, uyumadan ve yemek yemeden haftalarca çalıştı. İçindeki ışığı zehirleyen karanlık bir şey uyanmış gibiydi. Çalışma arkadaşları ona ne kadar yardım etmeye çalışsa da hepsi boşaydı. Beyaz Büyücü, varlığı Maple World’ü paramparça etmekle tehdit eden, insanlar arasında bir tanrı olan Kara Büyücü’ye dönüşmüştü.
Aurora, Kara Büyücü ile savaştı, ancak bu savaş onu daha da güçlü kılıyor gibiydi.
Eski çalışma arkadaşları onu yendi, Kara Büyücü ise ordusunu yönetmeleri için kumandan aramaya başladı.
Zaman tapınağının eski keşişlerinden birisi olan Arkarium ve devasa bir aslana, Orchid ve Lotus ikizleri, yani barışçıl alemin imparatoriçesi olan Aria’yı öldüren kötü ruhlara, yarı insan/yarı iblis olan İblis Katili’ne, Büyücü’nün ölümsüzlük vaadine karşılık kendi şehrine ihanet eden kibirli güzellik Hilla’ya, Grandis gezegeninin yerli ırkı Nova’nın gözden düşmüş kahramanı Magnus’a ve ormanların element ruhu Guwaru’ya dönüşebilen, unutulmuş bir krallığın lideri ve Büyücü’nün sağ kolu Von Leon. Kara Büyücü, çevresini toplayıp Rhinne’in gücünü çalmıştı. İblis Katili’nin de yardımıyla onu kaotik bir ölüler diyarına mühürlemişti. Artık ışık ve zamanın güçlerine de sahip olan Kara Büyücü, Maple World’ün barış dolu topraklarını yerle bir etti. Yıllar boyunca kimse onun karşısına çıkamamıştı…Ta ki bir ittifak kurulana kadar.
Sadece altı cesur ruh Kara Büyücü’nün karşısına çıkmayı göze alabilmişti: Herkesi bir araya toplamakla görevli, grubun lideri ve en saygıdeğer Ejderha Ustası olan Freud; gruptaki en cesur ve en acımasız savaşçı olduğu iddia edilen genç savaşçı Aran; elflerin kraliçesi ve başkentleri Elluel’in hükümdar yardımcısı Mercedes; Lotus ve Orchid hayatının aşkı İmparatoriçe Aria’yı öldürdükten sonra kendini ittifaka adayan, gelmiş geçmiş en iyi hırsız Phantom; saf ışıktan doğan ve Aurora’nın bir üyesi olan Luminous, Kara Büyücü’nün orijinal formu olan Beyaz Büyücü’den geriye kalan tek şeydi. Ve son olarak Feud’un en yakın arkadaşı ve en çok güvendiği müttefiki, tarih kitapları tarafından neredeyse unutulmuş gizemli bir savaşçı olan Shade.
Kendilerini destekleyecek bir orduları bile olmayan bu altı kahraman, Kara Büyücü’nün Victoria Adası’ndaki kalesine ilerlediler. Aran, Büyücü’nün ordusunu durdurup kaçmaya çalışan vatandaşları tahliye ederken ve Phantom Kara Büyücü’nün hava kuvvetlerine karşı savunmak için zepliniyle göklere çıkarken, Freud, Mercedes, Luminous ve Shade şeytani büyücüye karşı savaştı. Kara Büyücü kendisine ihanet ettikten sonra direnişten ayrılan İblis Katili, büyücüye karşı çatışmaya giren ilk isim oldu ve yardım gelmeden öne savunma bariyerlerinden birini yıkmayı başardı.
Kara Büyücü ne kadar zayıflasa da geriye kalan kahramanlar onun büyüsüne karşı gelemezlerdi. Savaşla beraber neredeyse her şeylerini kaybetmişlerdi ve sert önlemlerin alınması gerekiyordu. Freud, son gücüyle Kara Büyücü’nün Rhinne’den çaldığı gücü baltaladı ve büyücüyü arafta tuzağa düşürecek bir büyülü mühür oluşturdu. Ritüeli tamamlamak için bir kurban gerekiyordu ve sonuna kadar korkusuz olan Shade bunun için gönüllü oldu. Luminous muazzam bir kükremeyle mührü aktifleştirdi. Kara Büyücü sürgüne gönderilmişti, ancak son gücüyle altı kahramanı da lanetlemişti.
Kötü bir şekilde yaralanan Aran, tahliye gemilerine binmeyi reddetti ve kaleye doğru koştu. Ancak buzdan bir kafes etrafını sardı. Kara Büyücü’nün bölgesinde bulunan diğer kahramanlar da aynı şeyi yaşamıştı. Sadık ejderhası Afrien onu koruduğu ve lanetini emdiği için sadece Freud zarar görmeden kaçmayı başarabilmişti.
Gelecekleri belirsiz kayıp arkadaşları yüzünden Freud çok yalnız kalmıştı. Kahramanların bir gün uykularından uyanmasını umarak, ejderhası Afrien’i Uyuyan Ejderha Adası’na götürdü.
Yüzyıllar sonra bu altı kahramanın cesur eylemleri tamamen unutulmuştu. Vahim günün üzerinden yüzyıllar geçmiş, Maple World’ün vatandaşları nispeten barışçıl bir hayat yaşıyordu. Anca şimdi ise ufukta yeni bir tehdit belirmişti; efendileri Kara Büyücü’yü diriltmeyi amaçlayan tarikat, Kara Kanatlar.
Kara Kanatlar’ın merkezi Edelstein’de bir direniş başlamıştı. Yakın topraklardan cesur ruhlar savaşa katılmak için akın ediyordu. Yüzyıllar boyunca buz içinde uyuduktan sonra, hayatta kalan altı kahraman sonunda yavaş yavaş uyanmaya başlamıştı.