Mistover İnceleme
Mistover Hikayesi
Umutsuzluk Sütunu adındaki bir girdap, bir zamanlar barış içinde yaşayan bir krallığa felaket getirdi. Pek çok sayıda korkunç yaratığı serbest bırakarak insanlığı perişan etti. Birçok uygarlık yok oldu. Bu uygarlıklarda yaşayan insanların ise dünyanın en karanlık köşelerine kaçmaktan başka çareleri yoktu.
Fakat bir gün herkes umudunu yitirmişken yaratıklar birdenbire yok oldu. Hayatta kalanlar, gizemli yaratıkların geri gelip saldırma ihtimallerine karşı birleştiler. Yaratıklar hakkında öğrenebilecekleri her şeyi öğrenmeleri gerekiyordu ve bunu başarmanın yolu Girdap’a girmekten geçiyordu.
Girdap yoğun, büyülü sislerle çevrili, çarpık boyutlardan oluşan Sis adındaki bir topluluktu. Son derece kafa karıştırıcı olmasının yanı sıra, Sis'e uzun süre maruz kalmak, izinsiz girmeye cesaret eden herhangi bir canlının zihnini ve bedenini çarpıtıyordu.
Sis tarafından zarar görenler özel bir panzehir ve dinlenme yardımıyla iyileşebiliyordu. Sis’in içindeki tek ışık kaynağı, kan ile canlandırılan yerli bir çiçek türü olan “Işık Çiçeği”ydi.
Umutsuzluk Sütunu’na yapılan keşif gezileri sırasında insanlığın kaderi ne olacak?
Genel Hatlar ve Oyun Mekanikleri
İnsanlığın hayatta kalmasının Sis’e yapılan keşif gezilerine bağlı olduğu bir temayı ele alan oyun, bir gün birdenbire ortaya çıkan Umutsuzluk Sütunları içindeki çeşitli bölgeleri keşfederek sırları ortaya çıkardığımız bir rol yapma oyunu. Köyden görev alıp takımınızı kuruyor, zindanları tekrar tekrar dolaşarak karakterinizi geliştirip hikayeyi öğreniyorsunuz.
- Kötü bir sonda bitmesi kendisini hikaye konusunda birçok oyundan ayırıyor.
- Zindanları temizlemek bir zorunluluk değil.
- Yavaş yavaş sorunlara çözüm getiriliyor.
- Alelacele çıkarılmış bir oyun gibi hissettiriyor.
- Oyunun zorluğu oyuncuya işkence gibi gelebiliyor.
- Kıyamet Saati gerçekten kıyamet gibi.
- Oyuncudan gereğinden fazla şey talep ediyor ancak emeğin karşılığını geri vermiyor.
- Bilgisayar versiyonu fareyi desteklemiyor.
- Kullanıcı dostu değil.
Oyun neşeli günlük hayatlar ve mutlu bir son yerine, acımasız ve biraz bozulmuş kötü bir sonu anlatıyor bize. Oyun boyunca oyuncu genel olarak karanlık ve umutsuzluk ile karşılaşıyor. Ancak aşırıya kaçılmadığı için, cesetlerle dolu bir acayiplik ya da karmaşa çok az bulunuyor. Genel olarak hafif diyebiliriz.
Ancak oyunu Darkest Dungeon’a çok benzettik. Kopyala-yapıştır olmadığı kesin, ancak tamamen farklı oyunlar da diyemiyorum. Geliştirici ne düşünür bilmiyoruz ama, biz başka bir oyuna çok benzemesinin olumlu ya da olumsuz bir etki yarattığını düşünmüyoruz. Tekken de zamanında Virtua Fighter’ın kopyası olarak anılıyordu çünkü. Önemli olan oyunun kendi cazibesini ne kadar yansıtabildiği olduğu için bunu göz önüne alarak inceleyeceğiz.
Kıyamet Saati Yaklaşıyor
Oyunda en çok zindanlarda vakit geçiriyorsunuz. Her zindanı temizlemek gibi bir göreviniz yok. Çıkışı bulursanız istediğiniz zaman geri dönebilir, her türden eşyayı yanınızda götürebilirsiniz. Çıkışı bulamazsanız kaçma yoluyla buraya geri dönmek mümkün. Fakat deneyimin çoğunu kazanamıyorsunuz. Kazandığınız deneyimi de genelde kaybediyorsunuz. Zindanda geçirdiğiniz süre az olmamalı ve eğer kaçarsanız geri dönme ihtimaliniz düşük olabiliyor. Öğretici modda ihtiyaca göre aktif olarak seçebiliyorsunuz, ancak kesilecek cezayı göz önünde bulundurursak bu seçeneği elinizden geldiği kadar görmezden gelmenizi tavsiye ederim.
Zindanları temizlemek gibi bir amaç olmasa da, oyuncunun mutlaka yapması gereken bir görev bulunuyor: Hazine sandığını ve çöp yığınını toplamak, Işık Çiçeği’nin tohumunu canlandırmak ve yaşayan bütün yaratıkları yenmek. Mistover’da “Kıyamet Saati” adındaki saat, bu görevleri ne kadar sürede tamamladığınıza göre kendisini ileri veya geriye sarabiliyor. Kıyamet Saati belli bir saate ulaşırsa, ilerleme oranınız fark etmeksizin sizi zorla kötü sonra götürüyor ve kayıt verinizi yok ediyor. Oyuncu bu yüzden doğal olarak zindanı tamamen geziyor. Kısacası, oyun sizi zindanlarda bolca vakit geçirmeye teşvik ediyor.
Oyunculara Özel İşkence
Zindanları oluşturan eşyalar o kadar da kötü değil. Yaratıkların yerleri işaretlenmemiş, ancak hazine sandığı ve Işık Çiçeği, kaçış noktası da dahil gösteren bir haritanın olması da, sıra sıra oynayarak savaşlara katılmak da, yiyecek ve tohumların ölçüsünü sabit tutmak da aslında alışık olduğumuz şeyler. Başta oyun zorluğu amaçladığı için birçok mantıksız ve oyuncuya eziyet gibi gelen elementlerin bulunmasını anlıyordum. Ancak bütün bunlara genel olarak baktığımızda aşırı mantıksız olduğunu ve oyuncudan çok şey talep ettiğini görebiliyoruz.
Oyuncu, zindanda yiyecek ve Işık Çiçeği’nin miktarını sabit tutmak zorunda. Yiyeceğiniz olmazsa ilerlerken dayanıklılığınız azalıyor ve mananızı dolduramıyorsunuz. Işık Çiçeği size ışık tutarak etrafınızı görmenizi sağlıyor ve ancak elinizde belli bir miktarda bulundurursanız görüşünüzü genişletebiliyorsunuz. Ayrıca bazı türdeki hazine sandıklarını açmanız için anahtarınızın olması gerekiyor. Önce anahtarı bulup, daha sonra sandığa geri dönüp açmanız gerekiyor. Işık Çiçeği ya görüşünüze girdiği anda otomatik olarak aktifleşiyor, ya da dayanıklılığınızdan harcayarak kendiniz aktifleştiriyorsunuz. Oyunun olmazsa olmazlarından biri tüm yaratıkları yenmek, ama kaç tane yaratık kaldığını göremiyorsunuz. Yaratıkla aynı seviyedeyseniz, yaratık size önce yaklaştığı için bulması kolay oluyor. Ancak seviyeniz arttıkça yaratıklar da sizden bir o kadar çok kaçmaya başlıyor. Düşmanınız kaçıyor diye Kıyamet Saati size acımıyor tabii ki. Peşinden koşup yenmeniz gerekiyor.
Kısacası oyuncunun dayanıklılık, mana, yemek, Işık Çiçeği, hazine sandığı ve yaratıkları sürekli düşünmesi gerekiyor. Bunun için oyunu dikkatli bir şekilde oynarsanız, bir zindanda geçirdiğiniz vakitle beraber yorgunluğunuz da tahmininizden fazla artıyor. Aynı zamanda her zindanı temizlemeye harcayacağınız vakit de normal olarak artıyor elbette. Bu da haliyle oyuncuya yük oluyor. Harcadığımız vakte karşılık bir o kadar gelişiyor muyuz, ya da güzel ödüller geliyor mu diye sorarsanız cevabımız hayır olacaktır. Oyun yüksek riske rağmen size düşük seviye ödüller vermeye devam ediyor. Haliyle oyundan pek zevk alamıyorsunuz.
Bitmek Bilmeyen Sorunlar
Durum böyle olunca, oyunun Steam versiyonu için gerekli tedbirler alındı. 10 Ekim 2019’de yayınlanan oyun, 17 Ekim’e kadar toplamda 6 güncelleme aldı ve bilinen sorunlardan bazıları düzeltilerek aradaki denge sağlandı. Normalde kolay seviyede yeniden doğan canavarlarda artık böyle bir sorun olmuyor. Hakkında birçok şikayet olan altın harcamalarının da düşürülmesi gibi birçok sorun çözüldü. Elbette önceki halinden daha iyi bir durumda, ancak negatif yorumlara bir dur demek istiyorlarsa ileride daha fazla güncelleme yapmaları gerekecek. O kadar da karışık bir oyun olmamasına rağmen gelen güncellemelerin boyutlarının büyük olmasını göz önüne alırsak oyunu alelacele yayınladıkları belli oluyor. Üstelik bilgisayar versiyonu hala fareyi desteklemiyor.
Oyunun pek kullanıcı dostu olduğunu söyleyemem. Mistover’ın dünyasına özel kelimeleri içeren türlü bilgiler bitmek bilmiyor. Oyun içindeki yardım bölümünü bulmak neredeyse imkansız, öğretici modunu da tekrar oynayamıyorsunuz. Kişisel fikrimi söylemem gerekirse, açıklamalar eksik değil de, sanki bir şeyleri açıklama gereği duymamışlar gibi. İki kere ikinin neden dört ettiğini anlatmaya gerek olmadığı gibi, herkesin bunu biliyor olduğunu düşünmüş olabilirler. Bundan dolayı da değilse ya hiç çalışmamışlar, ya da zaten sitelerine koydukları için oyunun içine koymaya gerek duymamışlar. Günün sonunda burada övülecek bir yapı olmadığını görüyoruz.
Oyunu Darkest Dungeon ile karşılaştırdığımızda, hem çekici hem de sevimli bi karakter sizi bekliyor olsa da, karakteri pek kişiselleştiremediğimizi görüyoruz. Darkest Dungeon’a kıyasla daha az karakter var, ancak kötü yapılmamışlar. Karakterler Darkest Dungeon’a göre daha üstünkörü bir anlatıma sahip ve daha az diyalogları var. Bu tür sorunların karakterin ölümü gibi büyük olaylarda iyi bir etkisi olmuyor. Oyun kayıtları da biraz tembelce hazırlanmış.
Son Bakış
Ucuz olduğu için oyundan çok bir beklentim yoktu ancak eksik yönleri yine de göze göze batıyor. Genel olarak puanlarsam, daha önce de bahsettiğim gibi alelacele çıkarılmış bir oyunmuş gibi hissettiriyor. Tüm bunlara rağmen oyunun erken erişimde olmaması gerçekten ilginç. Oyunun zor olmasının eğlenceli olduğu anlamına gelmemesi gibi, oyuncuya işkence çektirmek de adamın oyunu daha çok oynamasını sağlamıyor.
İleride çözmeleri gereken o kadar çok problem var ki, bunları nasıl güzel bir şekilde çözeceklerini merak ediyorum. Umarım bir an önce güzel düzeltmelerle oyunu geliştirirler.