Red Dead Redemption 2 Hikayesi
Dutch liderliğindeki Van der Linde çetesi Blackwater kasabasındaki soygun girişimlerinde başarısız olur. Olay sonrası kaçan çete üyeleri kış mevsiminin zorlu hava koşullarında terk edilmiş bir madene sığınır. Lider Dutch, buranın kamp alanına dönüştürülmesini isteyerek birkaç gün konaklayabileceklerini söyler.
ÇORAK TOPRAKLARDA BİR WESTERN HİKAYESİ
Artık Western’in kanunsuz yaşam tarzının sona yaklaştığını fark eden Dutch’ın isteği; yapacakları son büyük soygunla kendisinin ve çete üyelerinin hayatlarının geri kalanında rahat bir yaşam sürmesidir.
Çete üyeleri kamp alanının etrafını keşfetmek için harekete geçerken aynı zamanda başarısız soygundan sonra eksik çete üyelerinin de izini sürmeye başlar. Keşif sonrası buldukları bir kulübenin çevresinde O’Driscoll çetesinin olduğunu fark ederler ve girdikleri çatışmada çetenin üyelerini öldürürler. Çete, kulübede rehin alınan Sadie Adler ismindeki kadını kurtarıp O’Driscoll'un tren soygunuyla ilgili planlarını ele geçirir. Çete tren soygununu başarıyla gerçekleştirir. Ancak trenin sahibi zengin iş insanı Leviticus Cornwall soygundan sonra soyguncu Van Der Linde çetesinin peşine düşmesi için The Pinkerton casuslarını tutar.
Sürekli hareket halinde olan çete Valentine bölgesinde eski üyelerden Micah Bell ve Sean’ı kurtarır. Çetenin önemli üyelerinden Arthur bir süre çetenin ihtiyaçlarını karşılamak için işler yapar. Çete daha sonra bulundukları bölgenin bankasını soymaya çalışır ancak başarısız olur.
Çetenin yeni durağı güneydeki Rhodes kasabası olur. Dutch, iki aileyi birbirine düşürerek soygun yapmayı planlar. Çete Jack'in Angelo Bronte adlı suç liderinin elinde olduğunu öğrenir. Bronte ile yaptıkları anlaşmayla Jack'i kurtarırlar. Bronte'nin soygun planıyla çete tuzağa düşürülür. Dutch, Bronte’yi yakalayıp nehirde boğarak öldürür.
Çete yeni planlarında Saint Denis’te bir banka soymaya çalışır. Ancak arkalarındaki The Pinkerton casusları çeteyi yakalayarak Hosea’yı ve Lenny’yi öldürür, John tutuklanır. Çetede hayatta kalan Dutch, Arthur, Bill, Javier ve Micah Guarma adasına kaçar. Burada yerel halk üzerinde hakimiyeti olan Fusar ismindeki suçluyu öldüren çete üyeleri adadan ayrılır.
Geri döndüklerinde The Pinkerton casuslarının saldırısına uğrayan çete kuzeye kaçmak zorunda kalır. Çetenin üyelerinden Arthur verem hastalığına yakalandığını öğrenir. Arthur hastalığı daha önce çete için borç toplamaya çalıştığı çiftçiden kapmıştır. Diğer üyeler lider Dutch’ın planlarından sıkılarak çeteden ayrılmaya başlar.
Yakında öleceğini bilen Arthur ömrünün geriye kalan bölümünde önce eski hatalarını telafi etmeye çalışır. Arthur Dutch'ın sağ kolu çete üyesi Micah'ın The Pinkerton casuslarına bilgi sızdıran köstebek olduğunu öğrenir. Arthur Micah’ın köstebek olduğunu Dutch’a söyler ancak Dutch inanıp inanmak arasında kalır. John, Arthur’a Dutch’ın kendisini ölüme terk ettiğini söyler. The Pinkerton’un hala peşinde olduğu kalan üyeler artık farklı yerlere kaçmış ve Van der Linde çetesi tamamen dağılmıştır. Arthur ve John bir mağaraya sığınır.
The Pinkerton Agency baskın yapınca Arthur, John'un yeni bir hayata başlamasına ikna ederek kaçmasına yardımcı olur. Arthur, bu sırada Micah’ın tuzağına düşer. İkili ölümüne bir dövüşe tutuşur. Ancak Arthur hastalığından dolayı gücünü toplayamaz, adım adım ölüme yaklaşır. İkisinin farklı yerlere savrulduğu sırada Arthur silaha uzanmayı başarır. Silahı eline alacağı sırada Dutch bir anda belirerek silahın üstüne basar. Arthur son nefesiyle Dutch’a köstebeğin Micah olduğunu anlatmaya çalışır. Dutch sadece arkasını dönerek uzaklaşır. Micah, Dutch'ın geldiği sırada kaçmıştır. Arthur tek başına kaldığında son nefeslerini verdiğini fark ederek uçurumun kenarına sürünür. Son sahnede gün doğumuna karşı son nefesini verir.
Bu efsane hikayeyi anımsatacak müzikleri dinlemek istersen: ⬇️