Ryse Son of Rome İnceleme
Ryse’la beraber, yetkin oldukları FPS alanından çıkıp tuş parçaladığınız button masher janrına geçiş yaptılar. Gözü yükseklerde olan Crysis hayranları içinse Ryse biraz hafif sıklet kalabilir fakat buna rağmen eğlenceden ödün vermeyen bir yapım. Ryse ağzınızı açık bırakan bir teknolojik altyapı sunmasa da, eğlencenin gırla gittiği kan revan bir dövüşün içerisine atıyor sizleri. Uzunluk ve derinlik bağlamında çok bir şey sunmasa da, bilgisayarlara çıkan indirimli fiyatını hak eden bir yapım.
- Nefes kesen grafikler.
- Basit fakat eğlenceli yakın dövüş sistemi.
- Seslendirmeler ve ses efektleri.
- Yarım kalmış, derinliği olmayan hikâyesi.
- Uzun vadede dövüş sistemi fazla yavan kalabilir.
- Oyunun sunduğu çeşitlilik kısıtlı.
Bir bütün olarak baktığınızda Ryse: Son of Rome kötü bir oyun değil. Ancak, Far Cry ve Crysis gibi döneminin devleri haline gelmiş oyunları düşündüğünüzde hayal kırıklığına uğramamak elde değil. Grafik konusunda günü kurtarıyor olsa bile Ryse, bölüm tasarımı ve oyun içi fizik gibi başlıklarda sınıfta kalıyor. Zaman zaman gelen ve toplanılabilir eşyalarla ödüllendirildiğiniz çok küçük yan görevler dışında Ryse’ın bölümleri epey çizgisel ilerliyor. Camı, çerçeveyi ve benzer öte beriyi kırıp dökemiyorsunuz. Bu tarz bir mekanik oyunun içine girmeyi kolaylaştıracağı gibi çevresel savaş öğeleri ekleyerek daha dinamik bir oynanış sunabilirdi. Ryse’ın önceki Crytek oyunları gibi öyle aman aman gözü yüksekte bir oyun olmamasının açığını üstüne attıkları cila kapatıyor gibi. Neredeyse.
Ryse’la beraber Crytek, tek bir karaktere odaklanan bir oyun yapmayı planlamış. Efsanevi savaşçı ve sevilen lider kahraman Marius rolünü üstleniyorsunuz. Beş, altı saatlik intikam mücadelenizde bu iki özelliğinizi de sıkça kullanıyorsunuz. Oyunun çoğu ufak düşman gruplarıyla yakın dövüş yapmaktan ibaret. Çoğu düşman basit bir kombo ve kalkan darbesiyle son vuruş yapılabilecek kadar zayıflamış oluyor. Kol ve boğaz kestiğiniz, kafa ezdiğiniz, kılıç saplayıp başkaları üzerinde kullanmak için geri çektiğiniz infazların da korkunç derece kanlı olduğunu söylemek gerek. Şimdiye kadar anladığınız üzere yakın dövüş oyunun temel mekaniğini oluşturuyor. Özellikle derin veya kompleks olmasalar da kaliteli bir oyunu oynanabilir kılmaya yetiyor. Hele yetişkin kategorisinde yer alan bir oyun olduğunu da düşünürseniz.
İnfaz bonusları can, deneyim puanı, hasar ve odak (ki bu özellik düşmanlarınızın hareket hızını azaltıyor) gibi özellikler üzerinde kullanılabiliyor. Deneyim puanıyla beraber, karakterinizi geliştirip listenize daha fazla infaz hareketi ekleyebiliyorsunuz. Bu basit kaynak kullanımı mekanikleri, oyunun ihtiyaç duyduğu derinliğe katkı sağlıyor. Gözle görülür bir düşman çeşitliliği olsa da, daha fazla olması gerekirdi. Oyundaki düşmanların ezici çoğunluğunu basit piyadeler ve kalkanlı barbarlar oluşturuyor ki bunlar da diğerlerinden daha farklı bir dövüş mekaniği sunmuyor. Oyun daha fazla saldırıdan kaçınmanızı ve saldırısını savuşturamadığınız büyük düşmanları önünüze çıkardığından, zorluk seviyesi oyun sonlarına doğru biraz daha artıyor. Bu değişim hoş olsa da, yine de daha fazlasını arıyor insan.
Yakın dövüş bölümleri kısa süren, balista kullanarak bir düzine düşmanı ok yağmuruna tuttuğunuz bölümler gibi, aktivitelerle bölünüyor. Ayrıca oyunun ilginç bir inovasyonu da mevcut, bu da falanks nizamı. Bazen diğer askerlerinizle beraber, açık alanda keklik gibi avlanmamak için beraber hareket ediyorsunuz. Ki bunu da dikkatli yapmalısınız, askerlerinizin parça pinçik olmasını istemiyorsanız yavaşça hareket etmeli ve son anda kalkanları kaldırmalısınız. Antik Roma temasına uyan bu sekanslardan bir yarım düzine kadar görüyorsunuz. Aksiyon sürekli değiştiği için oyun akıyormuş gibi hissettiriyor.
Eğlenmiyor Musun?
Ryse hikâyesiyle hatırlanan bir oyun olmayacak fakat bu eğlenceli olmadığı anlamına da gelmiyor. Oyunun, Gladyatör filmi ve HBO’nun Rome dizisinden etkilendiği aşikâr ve bu yapımlara hürmet gösterir nitelikte. Zırhları içerisindeki büyük ve kaslı askerlerin kırçıllı sesleri ve İngiliz aksanlarıyla barbarlara karşı savaşırken, yozlaşmış Romalı devlet büyükleri tarafından ihanete uğruyorlar. Bolca tanrılara ve ölüm sonrası hayata dair atıflar var. Marius ve eşlikçileri arasında dönen inanılmaz maskülen konuşmalar da mevcut.
Hatta hikâyenin çok iyi olma şansı da varmış fakat pürüzleri alalım derken araya kaynamış. Bundan dolayı, hikâyede birbirini tutmayan kısımlar var. Oyundaki olaylara sebebiyet veren cinayet kötü açıklandığı gibi, kötü adamların neyi neden yaptıkları da kötü gözüküyor.
Zaman zaman karşımıza çıkan görüler de kafa karıştırıcı çünkü oyun doğaüstü olayların gerçek olduğunu hiçbir zaman kabul etmiyor fakat görülerin oyun içerisinde etkisi olduğu da aşikâr. Hikâyeye bir şans daha verselermiş keşke. Çünkü oyun size iyi bir anlatı sunmak için epey çaba harcıyor.
Ryse’a yapılacak herhangi bir incelemede lafı grafiklere getirmeden olmaz. Oyunun asıl amacı gelecek neslin nasıl gözükeceğini sergilemek ve bu işi de çok güzel yapıyor. Romalı askerlerin sancak ve üniformaları parlak, detaylı ve renkli görünüyor. Motion capture (her mimik ve hareketin yakalanabilmesi için kullanılan teknoloji) ile can verilen karakterlerin modellemeleri güzel ve gerçekçi gözüküyor. Çoğunlukla karşımıza çıkan infaz sahneleri sırasında daha da coşuyor animasyonlar. Nvidia GTX 770’i olan ortalama bir bilgisayarda bile muazzam gözüküyor, hele de grafik ayarlarının ortada olduğunu düşünürseniz. Kısaca, eğer sağlam bir kasaya sahipseniz ve şöyle göze güzel gelen bir oyun oynayayım diyorsanız Ryse: Son of Rome tam size göre.
Bahsi geçen grafikler adından çok söz ettirmiş olsa da, oyunun tek iyi olduğu alan bu değil. Yapım kalitesi gerçekten göz kamaştırıcı. Bağırış çığırışın, metalin metale çarpışının, kılıcın eti kesişinin, okların kalkanlara çarpışının, verilen emirlerin ve acı çığlıklarının kalitesi takdire şayan. Seslendirmeler de aynı kalitede, özellikle Marius ve dostu Vitalion’un karakterlerine uygun bir iş yapıldığını görüyoruz. Bir de üstüne arkada çalan orkestrayı da eklediniz mi, iyi gözüktüğü kadar iyi de duyulan bir oyun elde etmiş oluyorsunuz.
Ryse: Son of Rome Almaya Değer Mi?
Ryse: Son of Rome birçok şey için eleştirilebilir fakat Steam’deki indirimli fiyatıyla beraber alınmaya değer. Oyunun, kopyala yapıştır bir tasarım yerine orijinal olmaya çalıştığını tekrar belirtmekte fayda var. Ryse başlangıcından itibaren eğlenceli bir oyun ki tam sizi sıkmaya başladığında da bitiyor zaten. Kafayı tatile yollayıp, muhteşem grafikli ve bir o kadar da kanlı bir yolculuğa çıkmayı istiyorsanız, Ryse: Son of Rome kütüphanenize çok yakışacak.